İngilizcede Yardımcı Yüklemler(Can,Could,Dare,May,Might)
Son Güncelleme Eylül 08, 2017

![]()  | 
| İNGİLİZCE | 
1. Tanım
Bu bölümde ele alınan yüklemler birer yardımcı yüklemdir. Tek başlarına kullanıldıklarında yüklem olarak taşıdıkları anlamı taşımazlar ("Yes, I can" gibi kısa yanıt durumları dışında). Bu nedenle, kimi yardımcı yüklemlerin isim ya da yüklem olarak taşıdıkları anlama (can (n) = teneke kutu, have (v) = sahip olmak, May (n) = Mayıs, must (n) = gereklilik, will (n) = irade; vasiyetname) dikkat etmek gerekebilir.
2. Kullanım ve Çeviri
Yardımcı yüklemler alfabe sırasına göre ele alınmıştır.
2.1. be (am / is / are) able to
"Bir şeyi yapabilmek" anlamını taşır.
- I am able to run a mile. 
Bir mil koşabilirim.
Bir mil koşabilirim.
- They will be able to complete the project on
time. 
Projeyi zamanında tamamlayabilecekler.
Projeyi zamanında tamamlayabilecekler.
- She was able to say a few words. 
Birkaç kelime söyleyebildi.
Birkaç kelime söyleyebildi.
- We haven't been able to understand it. 
Onu anlayabilmiş değiliz.
  
Onu anlayabilmiş değiliz.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem +
- EbIl- " ile aktarılır. Gerekli zaman takısı eklenir.
2.2 can 
a) bir şeyi yapabilmek 
- Can you speak German ? 
Almanca konuşabilir misin ?
Almanca konuşabilir misin ?
b) olasılık 
- He can be here any moment. 
Her an gelebilir.
Her an gelebilir.
c) izin, rica 
- Can I leave early ? 
Erken çıkabilir miyim ?
Erken çıkabilir miyim ?
- Can you turn the volume down ? 
Sesi kısabilir misin ?
  
Sesi kısabilir misin ?
Bu kullanımlar (a-c) Türkçe'ye
"yüklem + - EbIl- ile aktarılır. 
 
d) Olumsuz sonuç çıkarma 
- It can't be her. She is much taller. 
Bu o olamaz. O daha uzun boylu.
Bu o olamaz. O daha uzun boylu.
e) Geçmişe ait olumsuz sonuç çıkarma. 
- She can't have left earlier. 
Daha erken çıkmış olamaz.
Daha erken çıkmış olamaz.
2.3. could 
a) Geçmişte bir şeyi
yapabilmek. 
- I could swim across the lake then. 
O zamanlar gölü yüzerek geçebilirdim.
O zamanlar gölü yüzerek geçebilirdim.
b) olasılık 
- Perhaps she could answer all the questions. 
Belki de tüm sorulara yanıt verebilir.
Belki de tüm sorulara yanıt verebilir.
c) izin, rica 
- Could you do me a favour ? 
Bana bir iyilik yapar mısın ?
Bana bir iyilik yapar mısın ?
d) teklif 
- Could we meet at around 12 tomorrow ? 
Yarın saat 12 civarında buluşabilir miyiz ?
Yarın saat 12 civarında buluşabilir miyiz ?
e) Sonuç çıkarma 
- He could be at home. He could be sleeping. 
Evde olabilir. Uyuyor olabilir.
Evde olabilir. Uyuyor olabilir.
f) Gerçekleşmemiş, geçmişe ait olasılık 
- I could have passed the test. 
Sınavı geçebilirdim.
Sınavı geçebilirdim.
2.4. dare 
a) Cesaret etmek 
- She daren't do it. 
Yapmaya cesaret edemez.
Yapmaya cesaret edemez.
b) Sadece I daresay yapısı ile,
olasılık 
- I daresay you are tired. 
Sanırım yorgunsun.
Sanırım yorgunsun.
2.5. had better 
Tercih, "olsa iyi olur" 
- Hadn't we better start
rightaway ? 
Hemen başlamak/başlamamız iyi olmaz mı ?
Hemen başlamak/başlamamız iyi olmaz mı ?
- I'd better keep it in a box. 
Onu bir kutuda saklasak iyi olur.
Onu bir kutuda saklasak iyi olur.
2.6. have (got) to 
a) Konuşmacının gerçeklere
dayanarak ilettiği zorunluluk. 
- She has to leave immediately. There is a phone
call. 
Hemen çıkması gerek. Telefon var.
Hemen çıkması gerek. Telefon var.
b) Gerekmezlik (= needn't ) 
- You don't have to study at all. 
Hiç çalışman gerekmez.
Hiç çalışman gerekmez.
- She won't have to go. 
Gitmesi gerekmeyecek.
Gitmesi gerekmeyecek.
- We didn't have to buy anything. 
Hiçbirşey satın almamız gerekmedi.
Hiçbirşey satın almamız gerekmedi.
Kimi zaman have = sahip olmak yüklemi, have to
yardımcı yükleminin kullanımına benzer bir çekilde kullanılıyor olabilir.
Cümlenin anlamını yanlış anlamamak için dikkat etmek gerekir. 
- This book has a lot to say. 
(= This book has a lot of things to say.)
(= This book has a lot of things to say.)
2.7. may 
a) Olasılık 
- We may never see that comet again. 
Bu kuyruklu yıldızı bir daha hiç göremeyebiliriz.
Bu kuyruklu yıldızı bir daha hiç göremeyebiliriz.
b) İzin, rica 
- You may go. 
Gidebilirsin.
Gidebilirsin.
c) Gelecekte tamamlanması olası eylem. 
- Many species may have died out by then. 
O zamana kadar pek çok tür tükenmiş olabilir.
O zamana kadar pek çok tür tükenmiş olabilir.
d) Geçmişe ait olası eylem 
- He may have missed the bus. 
Otobüsü kaçırmış olabilir. / Belki de otobüsü kaçırdı.
Otobüsü kaçırmış olabilir. / Belki de otobüsü kaçırdı.
e) Geçmişte gerçekleşmemiş olasılık 
- They may have won the match. They played
terribly. 
Maçı kazanabilirlerdi.
Maçı kazanabilirlerdi.
f) may as well = had better 
"may well" kullanımına
dikkat ! Bu yapıda well kelimesi pekala, neden olmasın anlamını
taşır. 
g) Dualar "may" ile
olur. "May" yardımcı yüklemi özneden önce gelir. 
- May God be with you. 
Tanrı seninle olsun.
Tanrı seninle olsun.
h) "Rağmen" anlamı veren cümlelerde,
devrik yapıda "may" kullanılabilir.
2.8. might 
a) zayıf olasılık 
- This medicine might have some side effects. 
Bu ilacın bazı yan etkileri olabilir.
Bu ilacın bazı yan etkileri olabilir.
b) izin isteme 
- Might we suggest something ? 
Birşey önerebilir miyiz ?
Birşey önerebilir miyiz ?
c) gelecekte tamamlanması olası eylem 
- By the year 2.000, you might have died. 
2000 yılına gelindiğinde ölmüş olabilirsin(iz).
2000 yılına gelindiğinde ölmüş olabilirsin(iz).
d) geçmişe ait olası eylem 
- He might have tried to contact you. 
Sana ulaşmaya çalışmış olabilir.
Sana ulaşmaya çalışmış olabilir.
e) geçmişte gerçekleşmemiş olasılık 
- They might at least have apologized. 
En azından özür dileyebilirlerdi [ama dilemediler]
En azından özür dileyebilirlerdi [ama dilemediler]
f) might as well = had better
2.9. must 
a) konuşmacının zorunlu
gördüğü, kendi fikrine dayalı zorunluluk 
- I don't want her here. She must go. 
Onu burada istemiyorum. Gitmeli./Gitmesi şart.
Onu burada istemiyorum. Gitmeli./Gitmesi şart.
b) çok kuvvetli olasılık 
- There must be a mistake. Check it again. 
Bir hata olmalı./ Mutlaka bir hata vardır. Yeniden kontrol et.
Bir hata olmalı./ Mutlaka bir hata vardır. Yeniden kontrol et.
- He must be sleeping. I can hear his snore. 
Uyuyor olmalı. Horultusunu duyabiliyorum.
Uyuyor olmalı. Horultusunu duyabiliyorum.
Bu yapının olumsuzu mustn't
ile değil can't ile oluşturulur. 
 
c) Yasaklama 
- You must not take any pictures here. 
Burada fotoğraf çekmemelisin(iz).
Burada fotoğraf çekmemelisin(iz).
d) Geçmişte gerçekleşmiş olması olası eylem
- He must have missed the bus. 
Otobüsü kaçırmış olmalı.
  
Otobüsü kaçırmış olmalı.
Bu yapının olumsuzu musn't
have ile değil can't have ile oluşturulur.
