Türkçe Açıklamalı Gramer Notları 1.kısım
Son Güncelleme Eylül 05, 2017

BASİT CÜMLE
1. CÜMLE
Özne + Yüklem
(Subject) + (Verb)
(Subject) + (Verb)
Türkçe'de özne çoğu zaman yüklemin sonuna bir "kişi
eki" olarak eklenebildiği için açıkça kullanılmasına gerek kalmayabilir.
- (Ben) geldim.
- (Sen) nasılsın ?
- (Sen) nasılsın ?
İngilizce'de böyle birşey - çok sınırlı da olsa bazı konuşma
durumları dışında - söz konusu olamaz.
* (I) came.
* How are (you) ?
* How are (you) ?
Çoğu zaman basit cümlede bir de nesne bulunur.
1.1. Subject + Verb Türkçe bir basit cümlede şu yapı her zaman için geçerlidir.
1
2
ÖZNE + YÜKLEM
Mehmet öğretti.
ÖZNE + YÜKLEM
Mehmet öğretti.
İngilizce bir basit cümlede de, nesne bulunmadığı
durumlarda, bir farklılık görülmez.
1
2
SUBJECT + VERB
Mehmet taught.
SUBJECT + VERB
Mehmet taught.
1.2. Subject + verb + object
Türkçe bir cümleye nesne eklendiği zaman, sıralama şöyle olur:
1
2
3
ÖZNE + NESNE + YÜKLEM
Mehmet oğluna öğretti.
ÖZNE + NESNE + YÜKLEM
Mehmet oğluna öğretti.
İngilizce bir cümleye nesne eklendiği zaman, Türkçe cümle
yapı ile arasındaki ilk temel fark ortaya çıkar.
1
3
2
SUBJECT + VERB + OBJECT
Mehmet taught his son.
SUBJECT + VERB + OBJECT
Mehmet taught his son.
2. BASİT CÜMLELERİN ÇEVİRİSİ
2.1. Subject + verb Türkçe ve İngilizce basit cümle yapıları sadece özne ve yüklem söz konusu olduğunda bir farklılık göstermediği için, çeviri konusunda yapı açısından bir sorun çıkmamaktadır.
1
2
ÖZNE + YÜKLEM
Mehmet geldi.
ÖZNE + YÜKLEM
Mehmet geldi.
Mehmet
came./has come.
SUBJECT + VERB
1 2
SUBJECT + VERB
1 2
2.2. Subject + verb + object
Nesne söz konusu olduğunda Türkçe ve İngilizce basit cümle yapıları
birbirinden farklı olduğu için, çeviri işlemi sırasında da cümleyi oluşturan
unsurların dizilişinde değişiklik yapmak gerekecektir.
1
2
3
ÖZNE + NESNE + YÜKLEM
Mehmet eve geldi.
ÖZNE + NESNE + YÜKLEM
Mehmet eve geldi.
Mehmet
came home.
SUBJECT + VERB + OBJECT
1 3 2
SUBJECT + VERB + OBJECT
1 3 2
Bu cümlelere yer, zaman ve durum belirten kelime ve
yapıların da eklenmesi durumunda her iki dil arasındaki yapısal farklılıklar
iyice belirginleşecektir.
Basit cümlelerin yapısı konusu çeviri açısından - kolay göründüğü için -
önemsenmeyebilir. Ancak,
SVO (İngilizce
SOV (Türkçe)
ZAMAN
KAVRAMI
1. GiRiŞ Bu ve bunu izleyen ana başlık altında İngilizce'de yer alan bütün zamanlar (= tense) ve yardımcı yüklemler (= modal verbs) iki ayrı başlık altında ele alınmaktadır. Zamanlar "Present", "Past", ve "Future" sırası ile, yardımcı yüklemler ise alfabe sıralamasında ele alınmaktadır. Önemli çeviri özellikleri, her zaman olduğu gibi, kutu içinde verilmektedir.
2. "Present" : Geniş zaman / Şimdiki zaman
2.1. Simple Present Tense
a) Her zaman olan/olabilecek
olaylar için kullanılır.
- The earth rotates around the sun.
Dünya güneşin çevresinde döner.
Dünya güneşin çevresinde döner.
b) Bir olayı naklederken, özellikle hikaye
dilinde kullanılır.
- Rosencrantz flips a coin.
Rosencrantz yazı tura için para atar.
Rosencrantz yazı tura için para atar.
c) Her zaman olan, olabilecek ve bir sıkl??a
sahip olayların anlatımında kullanılır.
- I always/sometimes/rarely brush my teeth.
Dişlerimi her zaman/bazan/nadiren fırçalarım.
Dişlerimi her zaman/bazan/nadiren fırçalarım.
Simple Present'ın bu
kullanımları (A-C) Türkçe'ye aktarılırken "yüklem + -Er/-Ir" yapısı
kullanılır.
d) Geleceğe ait kesin bir
olaydan söz ederken kullanılır.
- We set off after lunch.
Öğle yemeğinin ardından yola çıkıyoruz.
Öğle yemeğinin ardından yola çıkıyoruz.
e) Normalde "yüklem + -ing"
yapısı ile kullanılmayan bazı yüklemlerle birlikte kullanılır. Bu yüklemlerin
başlıcaları:
astonish, belong to, believe,
concern, consist of, contain, depend on, deserve, detest, dislike, doubt, feel,
fit, forget, guess, have, hear, hate, imagine, include, impress, know,
like, love, need, owe, realize, recognize, regret, resemble, remember, satisfy,
see, seem, smell, sound, suppose, taste, think, understand, want, wish
·
feel yüklemi "fikir sahibi
olmak" (- I feel he is right) anlamında "-ing" almaz;
"hissetmek" anlamı (- How are you feeling today?) taşıdığında
"-ing" alır.
·
have yüklemi "sahip olmak" (-
She has three children.) anlamında "-ing" almaz"; "..almak
/ yemek" anlamı (- They are having lunch.) taşıdığında "-ing"
alır.
·
hear yüklemi alışılmadık durum
belirttiğinde (- I'm hearing things. / Gaipten sesler duyuyorum.)
"-ing" ile kullanılabilir.
·
see yüklemi alışılmadık durum
belirttiğinde (- I'm seeing double) "-ing" ile kullanılabilir.
·
smell yüklemi "koku salmak" (-
It smells nice.) anlamında "-ing" almaz; "koklamak" anlamı
(-She is smelling the flowers.) taşıdığında "-ing" ile alır.
·
taste yüklemi "tadı olmak" (-
It tastes nice.) anlamında "-ing" almaz; "tatmak" anlamı (-
Why are you tasting the soup?) taşıdığında "-ing" alır.
·
think yüklemi "fikir sahibi
olmak" (- I think he is right.) anlamında "-ing" almaz;
"düşünmek" anlamı (- What are you thinking ?) taşıdığında
"-ing" alır.
Simple Present'ın bu kullanımları (D-E) Türkçe'ye aktarılırken "yüklem + - Er/-Ir" ya da çoğu kez "yüklem + - Iyor" yapısı kullanılır.
f) Emir vermek için
kullanılır.
- Stop !
Dur !
Dur !
2.2. Present Continuous Tense
a) Şu anda gerçekleşmekte olan
olaylar için kullanılır.
- You are reading a sentence.
Bir cümle okuyorsun/okumaktasın.
Bir cümle okuyorsun/okumaktasın.
b) Şu aralar olmakta olan olaylar için
kullanılır.
- I am reading a wonderful novel.
Şahane bir kitap okuyorum/okumaktayım.
Şahane bir kitap okuyorum/okumaktayım.
c) Geleceğe yönelik kesin planlarda
kullanılır.
- What are you doing tomorrow ?
Yarın ne yapıyorsun ?
Yarın ne yapıyorsun ?
d) Konuşmacıyı tedirgin eden ve sık
tekrarlanan bir olay için "always" ile birlikte kullanılır.
- She is always complaining about
my dog.
Sürekli / Hep / Durmadan köpeğimden şikayet ediyor.
Sürekli / Hep / Durmadan köpeğimden şikayet ediyor.
Present Continuous'un bu
kullanımları (A-D) Türkçe'ye "yüklem + -Iyor/-mEktE" kullanılarak
aktarılır.
2.3. Present Perfect Tense
a) Az önce tamamlanan bir olay
için, genelde "just" ile kullanılır.
- I have just drunk a cup of tea.
Az önce/Daha şimdi bir fincan çay içtim.
Az önce/Daha şimdi bir fincan çay içtim.
b) Yapılmış ama zamanı belli
olmayan eylemler için, ya da zaman belli olsa da eylemin kendisi kadar önemli
olmadığı durumlarda kullanılır.
- Peter has been to the States
twice.
Peter Amerika'da iki kez bulundu./Birleşik Devletler'e iki kez gitti.
Peter Amerika'da iki kez bulundu./Birleşik Devletler'e iki kez gitti.
c) Geçmişte yapılmış, şu anda ya da gelecekte
yapılabilme olasılığı var olan olaylar için kullanılır.
- He has won 3 Oscars.
3 Oscar kazandı.
3 Oscar kazandı.
d) Sınırları kesin
belirtilmeyen bir zamanı belirtmekte olan bir terim ile birlikte [1], ya da,
olayın geçtiği zaman diliminin henüz sona ermediği durumlarda [2] kullanılır.
- The population has risen
dramatically lately. [1]
Nüfus son zamanlarda önemli ölçüde arttı/artmıştır.
Nüfus son zamanlarda önemli ölçüde arttı/artmıştır.
Present Perfect'in bu
kullanımları (A-D) Türkçe'ye "yüklem + -DI", çeviri metni resmi bir
dil taşıdığında da "yüklem + - mIştIr" yapısı ile aktarılır.
- They haven't had a holiday this
year. [2]
Bu sene tatil yapmadılar.
Bu sene tatil yapmadılar.
e) "be" yüklemi ile birlikte,
nitelik, yer, vs. belirten yapıların oluşturulmasında kullanılır.
- I have been a teacher for 7
years.
Yedi senedir öğretmenim/öğretmenlik yapmaktayım/yapıyorum.
Yedi senedir öğretmenim/öğretmenlik yapmaktayım/yapıyorum.
Bu kullanım (E) Türkçe'ye
"yüklem + -DIr" yapısı ile aktarılırsa da -DIr takısı genelde düşer.
2.4. Present Perfect
Continuous Tense
a) Present Perfect'ten farklı
olarak, daha süreli bir eylemi kapsar.
- I have been writing since ten this morning.
Bu sabah ondan beri yazıyorum/yazmaktayım.
Bu sabah ondan beri yazıyorum/yazmaktayım.
b) Kimi zaman, olayın kendisi bitmiş olsa bile
etkisi sürmektedir.
- You look terrible. Have you been fighting ?
Berbat görünüyorsun. Kavga mı ettin ?
- You look terrible. Have you been fighting ?
Berbat görünüyorsun. Kavga mı ettin ?
Present Perfect Continuous
Türkçe'ye, eylem sonuçlanmamış ise (A) "yüklem + -Iyor/-mEktE", eylem
sonuçlanmış ise (B) "yüklem + -DI" ile aktarılır.
3. Past : Geçmiş zaman
3.1. Simple Past Tense
a) Geçmişte belirli bir
zamanda bitmiş bir olay için kullanılır. Bu kullanımın Present Perfect'ten
farkı olayın geçtiği zamanın ve ayrıntıların önem kazanmasıdır.
- He left a minute ago.
Bir dakika önce çıktı.
Bir dakika önce çıktı.
- Where did the accident happen ?
Kaza nerede oldu ?
Kaza nerede oldu ?
Simple Past'ın bu
kullanımı (A) Türkçe'ye "yüklem + -DI", daha resmi yapılarda ise
"yüklem + mIştIr" kullanılarak aktarılır.
b) Geçmişe ait bir alışkanlık
için "always", "never", vs. ile kullanılır.
- He always wore a hat.
Sürekli/Hep şapka giyerdi.
Sürekli/Hep şapka giyerdi.
Simple Past'ın bu
kulanımı (B) Türkçe'ye "yüklem + -I/ErdI" kullanılarak aktarılır.
3.2. Past Perfect Tense
a) Geçmişe ait iki olayın
bulunduğu bir durumda ve bu iki olaydan birinin diğerinden önce olması halinde,
önce olan olay için "Past Perfect", sonra olan olay için de
"Simple Past" kullanılır.
- When the police arrived, the
burglad had escaped.
Polis geldiğinde hırsız kaçmıştı.
Polis geldiğinde hırsız kaçmıştı.
b) "Past Perfect" temelde
"Present Perfect'in past halidir.
- He had won 3 Oscars.
3 Oscar kazanmıştı.
3 Oscar kazanmıştı.
Past Perfect Türkçe'ye
"yüklem + -mIştI" ile, ya da, pek sık olmasa da, "yüklem + -
DıydI" ile aktarılır.
3.3. Past Perfect Continuous
Tense
"Present Perfect Continuous" yapının past halidir.
- I had been writing since 10
this morning.
O sabah 10'dan beri yazmaktaydım.
O sabah 10'dan beri yazmaktaydım.
- You looked terrible. Had you been fighting ?
Berbat görünüyordun. Kavga mı etmiştin ?
Berbat görünüyordun. Kavga mı etmiştin ?
Past Perfect Continuous
Türkçe'ye " yüklem + - Iyordu / -mEktEydI / -mIştI kullanılarak
aktarılabilir.
3.4. Past Continuous Tense
a) Geçmişte bir süre devam
etmiş olan olayların aktarımında kullanılır.
- She was earning quite a lot of money.
Oldukça çok para kazanıyordu / kazanmaktaydı.
Oldukça çok para kazanıyordu / kazanmaktaydı.
b) Devam etmekte iken ani ve daha kısa bir
eylemle karşılaşan ya da o eylem tarafından kesintiye uğratılan bir eylem için
kullanılır.
- When she heard the explosion she was having
bath.
Patlamayı duyduğunda banyo yapıyordu.
Patlamayı duyduğunda banyo yapıyordu.
Past Continuous Türkçe'ye
"yüklem + -Iyordu / -mEktEydI" ile aktarılır.
3.5. "Infinitive"
yapılarda past
"Infinitive" (to + yüklem) İngilizce'de "to have +
V3" ile past hali alır.
- He is believed to have a big
fortune. PRESENT
İnanışa göre büyük bir serveti var.
İnanışa göre büyük bir serveti var.
- He is believed to have lived in misery. PAST
İnanışa göre sefalet içinde yaşadı / yaşamış.
İnanışa göre sefalet içinde yaşadı / yaşamış.
3.6. "Gerund"
yapılarda past
"Gerund" (yüklem + - ing) yapısı "having + V3"
kullanılarak past yapılabilir.
- Having completed the task, the
students had a break.
(= After they had completed ... )
Görevi tamamladıktan sonra öğrenciler ara verdiler.
(= After they had completed ... )
Görevi tamamladıktan sonra öğrenciler ara verdiler.
Bu yapı perfect nitelik de taşıyabilir.
- Having completed the task, the
students will have a break.
(= After they have completed .... )
(= After they have completed .... )
4. Future: Gelecek zaman
4.1. will
a) Bir plan ya da kesinleşmiş
amaç olmadığı durumlarda kullanılır.
- Don't worry. You'll succeed.
Endişelenme. Başaracaksın.
Endişelenme. Başaracaksın.
Bu kullanım (A) Türkçe'ye
"yüklem + - EcEk" ile aktarılır.
b) Sonucun kesin / doğal
olduğu bilinen durumlarda, kimi zaman da bir inatlaşma söz konusu ise
kullanılır.
- When it is wet, this paint will
give a terrible smell.
Islakken bu boya berbat bir koku salar / salacaktır.
Islakken bu boya berbat bir koku salar / salacaktır.
- Don't insist. She will say no.
Israr etme. Hayır der / diyecektir.
Israr etme. Hayır der / diyecektir.
Bu kullanım (B) Türkçe'ye
"yüklem + - I/Er" ya da "yüklem + - EcEkDIr" ile aktarılır.
4.2. be (am/is/are) going to
a) Bir plan ya da kesinleşmiş
amaç olduğu zaman kullanılır.
- Don't worry. I'll help you.
Endişelenme. Sana yardım edeceğim.
Endişelenme. Sana yardım edeceğim.
b) Bir eylemin gerçekleşeceğine ait kesin iz,
belirti varsa kullanılır.
- She looks very pale. I think she's going to
faint.
Çok solgun görünüyor. Sanırım bayılacak.
Çok solgun görünüyor. Sanırım bayılacak.
Bu kullanımlar (A-B) Türkçe'ye
"yüklem + - EcEk" ile aktarılır.
c) "was / were going
to" yapısı yapılması amaçlanan ama gerçekleşmesine olanak ya da gerek
kalmayan eylemler için [1] - ya da bunun tam tersi olarak gerçekleşmesine gerek
yokken gerçekleşen [2] - olaylar için kullanılır.
- I was going to call him. He
called me. [1]
Onu arayacaktım. O beni aradı.
Onu arayacaktım. O beni aradı.
- They weren't going to visit the ancient church
but they did so while they took shelter there during the rain. [2]
Antik kiliseyi gezmeyeceklerdi ama yağmurdan korunmak için oraya sığındıklarında geziverdiler.
Antik kiliseyi gezmeyeceklerdi ama yağmurdan korunmak için oraya sığındıklarında geziverdiler.
Bu kullanım (C) Türkçe'ye
yüklem + - EcEktI" ile aktarılır.
4.3. be (am/is/are/ ..) to
a) "will
(definitely)" anlamında kullanılır.
- The Queen is to visit New Zealand.
Kraliçe Yeni Zelanda'yı ziyaret edecek.
Kraliçe Yeni Zelanda'yı ziyaret edecek.
Bu kullanım (A) Türkçe'ye
"yüklem + - EcEk" ile aktarılır.
b) "should"
anlamında kullanılır.
- You are to do your homework.
Ev ödevini yapman gerek.
Ev ödevini yapman gerek.
Bu kullanım (B) Türkçe'ye
"should" gibi aktarılır.
4.4. Future Continuous Tense
Gelecekte sürüyor olacak eylem için kullanılır.
- This time tomorrow, I'll be
sleeping.
Yarın bu saatler uyuyor olacağım.
Yarın bu saatler uyuyor olacağım.
Future Continuous
Türkçe'ye "yüklem + - Iyor / - mEktE olacak" ile aktarılır.
4.5. Future Perfect Tense
Gelecekte bir zamanda tamamlanmış olacak eylem için - genelde zaman belirten
by kelimesi ile birlikte - kullanılır.
- This time tomorrow, I'll have
gone to bed.
Yarın bu saatler yatmış olacağım.
Yarın bu saatler yatmış olacağım.
Future Perfect Türkçe'ye "yüklem + -
mIş olacak" ile aktarılır.